Copyright 2022 © 2024 Tüm Hakları Saklıdır
INS AJANS
INS AJANS
merhaba, bu yazıyı okuyorsan muhtemelen telefonunla bir QR kod okuttun. belki koridordan geçerken okuttun, belki şu an büyük salondasın, kolajlara bakıyor da olabilirsin, televizyondaki deneysel filmi izliyor da olabilirsin. her şeyden önce hoş geldin. tamamen öğrenci inisiyatifi ile hazırlanmış bu serginin tadını çıkart. kolaj duvarına kolajını eklemeyi, spektrum kısmına hayatındaki sevgi miktarını noktalamayı sakın unutma. hoşça kal.
Girdap tam ortasında bir embriyo olarak başlayan Elmas’ın yolculuğunu anlatıyor. Bu girdap yılan, sarmaşık ve bulut olarak üç farklı biçimde tasvir ediliyor; her biri hayatımın bir evresini simgeliyor. Yola devam ettikçe, sayfanın sınırlarını aşan bir bilinmezlik doğuyor. Bu bilinmezlik, bir endişeden çok, derin bir merak uyandırıyor çünkü girdap, bana sadece “devam et” diyor.
Eser geçmiş ve gelecek arasında insanın yaşanmış veya yaşanabilecek duygularının dışa vurumlarını yansıtırken aynı zamanda belirli arayışlar içerisinde oluşun yansımasıdır. Geçmişteki pişmanlıklar,travmalar veya yaşanmış olumlu anların yanı sıra gelecekte de aynı durumların yaşanabileceğinin farkında olmayı fakat gelecekten kısmen daha olumlu duygu durumları beklentisini de temsil etmektedir ve sanatçıya arayış içerisinde olduğu mesajını vermektedir
Bir tarafta şeyleri örtmek için kullanılan perde diğer tarafta açık bir ağız... Bunlar kağıda bilinç dışı akan iki imge oldu; ancak zıtlıkların bir aradalığını oldum olası sevmişimdir. Benim hikayemde bu perde bir tiyatro sahnesinin perdesiydi ve o perde kapalıyken de açıkken de bana yaşam hazzı vermiştir. Dans, müzik, tebessüm, çığlık, ağıt, fısıltı, kelimeler, anlatılar, ses çıkarmak... Bunlar benim için insanın kendine, bedenine ve kendinden başka bir ötekinin varlığına temas eden spontan ve güçlü çağrışımlar."
Benlik algısının karmaşıklığı ve hislerin boğulumuyla ortaya çıkan bu eserde cesetvari bir görünüme sahip ana figür renkleri dışarı iter. Bu durum aynı zamanda onlar tarafından hapsedilmesi olarak da okunabilir. Eser, izleyiciye varlık sancısına hapsolma hali ve beraberinde gelen boşluk hissiyatını yansıtarak sanatçının ruh halini anlamaya davet eden bir derinlik sunar.
Eser, hayatın sıradan akışında mutlu olan ancak sıradanlıktan mutlu olmayan bir genci anlatıyor. Duygusuz yüz ifadesine sahip güneş yüzü, duyguları tanıyan ancak duyguları da sıradanlaştıran bir imge olarak resmin tam ortasında yer alıyor. Etrafındaki renkler gayet canlıyken hayatındaki tamamlanmamış kısımları keşfetmesi gerektiğini ve bunun için de motivasyona ihtiyacı olduğunun farkında. Eser, kendini gerçekleştirmek için gerekli olan şeyleri fark etmen ve buna zaman ayırman için sana çağrı yapıyor!!
Ayrım geçmiş ve andaki benliğin duyumsamalarını içerir. Geçmişimiz; hatırlamak istediğimiz ve/veya istemediğimiz anılarla doludur. Hatırlamanın güncel hayata olan akışı andaki benliğimizdeki duygu dünyamıza özlem, öfke, sevinç, mutluluk, gibi duygusal yansımaları olabilir. Zihnimizde kırıntıları bulunan anı izleri bu yolun rehberi olabilir yolumuzu bulmak için ise hatırlamak bize pusula olacaktır.
Geçmiş ve geleceğin şimdi ve burada durduğu yerde benliğimi bir ağaç olarak deneyimliyorum. Topraktan, havadan ve sudan beslenerek yaşam bulan ağaç hayatı nehrin akışında izliyor. Geçmiş, kuruyan yapraklar gibi soluk görünse de ve gelecek henüz gerçekleşmese de yaşamını bir bütün olarak deneyimliyor. Büyümenin sancısı buruk hissettiriyorsa da sağlam köklerini fark etmek güçlü olduğunu sezdiriyor. Zorluklara dayanma gücü var artık, şimdi gölgesini paylaşma zamanı gelmiş gibi görünüyor. Zaman zaman birileri orada gölgelenip gidebilir, ağaç meyve verdiğinde beslenebilir. Mevsimler değişir, rüzgar eser, kar yağar, seller akar ama ağaç, köklerine tutunarak yine de hayatta kalmayı başarır.
İhtişam, tutku, hırçınlık, öfke, korku, suçluluk,kaybolmuşluk öylesine yoğun öylesine har, bi gözümü perdeleyecek kadar da kor. İnadına pembe inadına sevgi dolu bedenimde.
...
Tablonun Bana Soyledigi: "Beni anla" Bu tablo zihnimdeki karışıklığın bir yansıması. Bu karışıklığı nasıl ifade edeceğini bilmediğim için de karışık çizilmis bir eser.
Hayat ve zihin, bir nevi rabarbadır. Kargaşa bizi asla bırakmaz. Bazen yanlışlar olur, bazen gözyaşı akar. Bazı anlar gelir bu rabarbada ihmal ederiz bazı şeyleri. İhmal ettiğimiz şeyler ağlara takılır ve çaresizce o kargaşada kurtulmayı bekler. Karanlıklar vardır bu kargaşada, öne çıkmaya çalışan aydınlıklar, baskın olan şeytani kızıllar, cennetten kopma beyazlıklar ve doğal yeşillikler vardır. Bunların birleşimi de rabarbadır, her ne kadar üstün olsalar da. Kargaşada yanlışlar da olur. Hatta çok fazla yanlış hareketlere şahit oluruz, bazen görünmezler, bazen gözünün önündedirler. Doğrulara yer yok mudur burada, mucizeler yok mudur? Hani derler ya "yanlışlar doğruları götürür."diye, bazı karmaşalardan umut, "bazı yanlışlardan da doğru doğar." Burası sadece rabarba değil, normal bir zihindir. Hayat kargaşanın getirebileceği umut ve düzenler biçimidir.
Tablo sol kısmı kırılmış fakat hala işlevini devam ettiren bir vazoyu ele alıyor. İçerisindeki yükün fazlalığı ne kadar kırık kısmın üzerinde baskı yapsa da bu eksikliğini hiç bir zaman göstermiyor ve her zaman sağlam kısmı bakanların göreceği tarfta duruyor. Sağ kısmındaki işlemeler ve “umut” imgelemesi bu baskılara rağmen devam etmeyi simgeliyor.
Bu eserde, iyi ve kötüyü aynı paydada buluşturmak istedim. Hayatta her zaman iyi şeyler olamayacağı, kötü şeylerin de hayatın parçası olduğu gerçeğiyle yüz yüze gelmek istedim. Tüm bunların yanı sıra, her duygunun hissedilmeye değer olduğunu düşündüm. Eserimdeki yuvarlaklar, hayatın işleyişini yansıtmaktadır. Birbirine bakan iki figür ise farklı duyguları, düşünceleri ve davranışları anlatmaktadır. Sağ köşede yer alan ağaç, sığınılacak bir yer olarak sembolize edilmiştir. Eserin bütününe baktığımda bana söylediği şey kesinlikle; Hisset!
Resimdeki farklı boya ve renk katmanları hayatımın belirli dönemlerini temsil ediyor. Resmin çerçevesinin bir yerde boşluğunun olması da hayatıma dair bazı durumlardan kurtulduğumun ve yeniliklerin temsili. Ağaç ise benim bir temsilim. Yaprak kısmı zihin dünyamı ve duygularımı, gövde kısmı ise dışarıdan görünen halimi yansıtıyor. Fazla karmaşanın olmaması ve daha düzenli bir resim olması ise kişilik özelliklerime bir atıf. Ağacın ortasındaki sarı kalp ise resmin tamamlayıcı parçası.
...
Resimde zorluklarla dolu, ancak çok da uzun olmayan, bir yolun ardından eve ulaşılıyor. Çatısında bir özgürlük bayrağı sallanan bu pembe ev huzuru ve istikrarı temsil ediyor. Salıncakta oturan figür ben miyim çocuğum mu bilemiyorum, bu salıncak arkasındaki dertler ve kaygılar topluluğuna karşı bana ‘salla, kafaya çok takma’ mesajı veriyor. Gökyüzü safi ve güneş açıyor.
Tabloda içinden başlayarak anlatacağım bir yüz söz konusu; resmettiğim şeyler nispeten duygularımız. Bir tarafı umutlu ve mutlu aynı zamanda iyimser. Bir tarafıysa karamsar mutsuz ve kaygılı. Renklilik benim için umudu ve iyimserliği temsil ettiği için o tarafı iyi taraf olarak belirttim ve siyah boyalı kısımsa olumsuz diyebileceğim bir taraf. Alt kısımda da duygularımın yolunu belirttim yine renkli ve siyah olarak, o iki yoldan birini ve hangisini tercih edeceğim benim elimde ve bu da kendimi dinleyebilmekle mümkün. İki taraflı duyguları resmetme durumum aslında kararsızlığım ve kaygılarımdan doğuyor ve duygularımı çok farkında olmamamı tablo notlarında baş kısma ekleyebilirim. Ve üstündeki örtü… O ise duygularımı yerine göre saklamak ve belli etmemek için sığındığım bir fikir.
"Çabaladıktan sonra kabullen." Dört tarafı sınırlarla çevrili ve kısmen altı üstüne gelen dünyada da var olması beklenen güneş her zamanki yerindedir. Gökteki çiçekler, yerdeki kuşlar yeni yerlerinde de yaşamaya devam edebilir. Belki de en kıymetli olan şey, sarf edilen çabanın kabulünün ve takdirinin yanı sıra gelen sınırlara ara sıra izin verebilmektir.
Tabloda dalgalı bir deniz, vapur ve vapura yetişmeye çalışan bir kız var. Dalgalı deniz hayatın iniş ve çıkışlarına temas ederken, vapur bu telaş karşısında yavaşlığı temsil eder. Daha sakin ve sükunet içinde ilerler. Orada bekleyen kız çocuğu ise yaşamın telaşına kapılmıştır bu telaş yalnızca fiziksel değil, zihinsel bir koşturmacadır; düşünceler hızla akıp giderken kişi bazen bulunduğu anın derinliklerine inmeden geçip gider..