Bu seride anonim terapistler ve anonim danışanlar arasında yaşanan çeşitli olayları konu ediniyor olacağız.
Zaman zaman yüzleştirme yapmanın bariz olduğu yerlerde dahi cümlelerim o kadar törpülenmiş vaziyette oluyordu ki müdahalem artık yüzleştirme olmaktan çıkıyordu. Fakat bu “empatik(!)” halimin bir noktada danışanlarımın döngüsüne hizmet ettiğini ve aslında böyle yaparak onların iyileşme sürelerini belki de uzattığımı fark ettiğim bir noktada kendi kendime “sanırım burada bir şey oluyor” dedim ve bu çekincemin benimle ilgili olan kısmını araştırmaya başladım. Baktığım yerde bana ait çok temel bir duyguyla karşılaştım. Zihnim burayı danışanımın karşısında zalim olmak olarak algılıyordu ve bu zalim olmanın getireceği suçluluk duygusuyla nasıl baş edeceğimi bilmiyordum.
Bunu fark ettikten sonra artık sırada bu duygunun ve bu döngünün sorumluluğunu almak vardı ve kendi terapilerimde belki hâlâ konu zaman zaman buralara gelmekte benim için. Burayla ilgili bana ait olan duyguyu keşfettikten sonra seans odasında yüzleştirme yapmak benim için daha kolay bir hale geldi. Zaman zaman bu duyguya düştüğümü fark etsem de bunu dışarıdan gözlemleyebildiğim, bunun danışanın gerçekliğiyle ve terapistlik rolümle örtüşmediğini sezdiğim bir yerde gördüğüm şeyi danışmanıma göstermekten geri durmuyorum.
Bu sayede kimi zaman danışanlarımın ego kapasitelerinin de aslında zannettiğimden daha sağlam olduğunu ve bu yüzleştirmeleri heybelerine alabildiklerini görüyorum. Bazı zamanlarda ise danışanlar gerçekten kırılabiliyorlar; fakat terapi süreci içerisinde bu kırılganlığa temas etmelerinin ne kadar iyileştirici olduğu gerçeğiyle karşılaşıyorum. Artık anlıyorum ki terapi odası biraz böyle bir yer; tek kişinin değil, iki kişinin değişip dönüştüğü.
Bir hatırlatma
Terapistin seans odasında çalışırken terapiyi yürütebilmesi için elinde en temel üç malzeme vardır: netleştirme, yüzleştirme ve yorumlama. Yüzleştirme dediğimiz şey en öz haliyle terapistin danışanın yaşamında gördüğü çarpıklıkları danışana sunup onun fark etmesini sağlamaktır. Fakat terapist koltuğuna henüz yeni oturduğum zamanlarda danışanlarıma yüzleştirme yapmak konusunda oldukça çekincelerim vardı. Bu çekincemi uzun zaman danışanın henüz bu yüzleştirmeyi almaya hazır olmadığı ve eğer bunu ona söylersem danışanın kırılabileceği ya da anlaşılamamış hissedeceği gerekçesiyle rasyonalize ederek sürdürdüm.