uyanışlar serimizde okuduğumuz güncel teorik metinlerin bizde uyandırdıklarını yazıyor olacağız.
Normalliğin Deliliği: Yaralanmaktan Utanmak
"Yüreğin dili, insanın hem vermek hem de almak istediği sevgi ve sıcaklığa duyulan derin gereksinmeden seslenir. Ama uygarlığımız bizi korkaklaştırdı ve kendimizi yaralanabilir hissettiğimizde utanca boğdu." Bu satır, yüreğimizle kurduğumuz bağın modern uygarlığın yükleri altında nasıl ezildiğini hissettiriyor. Kendimizi korumak adına, duygularımızdan kopuyor ve normlarla örülü bir "gerçeklik" içinde kayboluyoruz.
Gruen de tam olarak bu gerçeklik adını verdiğimiz tanımlamalarımızı yıkarak başlıyor. Bu noktada kendi içinde çok tutarlı bulduğum şey ise tüm örnek ve alt başlıkların içinde bu tanımların yeniden inşasını bize bırakıyor. Sorgulatıyor, rahatsız ediyor, içsel yolculuğumuza çapa atıyor. Gruen, modern psikolojinin bizi "uyumlu" ve "işlevsel" bireyler haline getirmeye çalışırken kendi kendimize yabancılaşmamıza sebep olduğunu söylüyor. Özellikle çocuklukta yaşanan "kendilik takası" fikri beni derinden etkiledi: Sevgi ve ilgi karşılığında kendimizi bir "ötekine" teslim edişimiz, bağımlılığa ve zamanla yıkıcı bir döngüye yol açıyor.
Hatta Gruen öfke ve şiddetin insanın kendine bu ihanetinin sonucu olduğunu düşünüyor. Peki, tamamen bu normları yıkmak mümkün mü? Şayet mümkünse, bu kaosu daha da derinleştirmez mi? Normlar ve yapıların, bazen bireyi kaostan kurtarıp bir çerçeve sunduğunu söyleyemez miyiz? Gibi sorulara yanıt ararken buldum kendimi.
Gruen’in sanat ve edebiyata yaptığı vurgu ise bence kendiliğin anahtarı olabilir. Normlar ve bilgiler bizi manipüle ederken, sanatçılar ise “insani gereksinimlere ve güdülere karşı daha dürüst ve insanlık deneyiminin bütünlüğünün farkında olan bir dilden konuşurlar” diyor. Belki de kendimizi bulmanın yolu popüler kültürün pompaladığı bilginin değil, hislerin rehberliğinde ilerlemekten geçiyor. Gruen’in de dediği gibi kendi duygudaşlık yetimizde, acıyı ve sevinci yaşama yetimizde ısrar ederek aşmamızı gerektiriyor. Belki de "yüreğin dili" dediğimiz şey, en çok bu alanlarda hayat buluyor.