Kırılganlığa Dair

Kırılganlığa Dair

Ayşe Melek'ten yaralanabilir oluşumuza dair

"İnsan, kendisiyle karşılaşmadıkça, kendisine yönelmedikçe kendini pek iyi hissetmez; ruhsal sıkıntılarla yüz yüze gelmedikçe, kendi yüzeyinde kalır; kendisiyle çarpıştığı anda, darbeden hemen sonra, huzur verici yararlı bir izlenim edinir." 

Jung’a ait bu sözler beni acıya ve incinmeye, hayatın geçiciliğine, yararlanabilir ve kırılgan olmaya, düşmeye ve düşmeye izinli olmaya ve zayıf çünkü ölümlü, çünkü sınırlı ve bebeksi ve bir o kadar da mucizevi ve esnek ve neşeli ve hayatta kalma kapasitesiyle dolu insan varlığımıza yani hakikatimize baktıkça sanrılarımızın sarsılması gibi bir yere götürdü. 
O zaman sancılarımıza bakalım yakından; 
-Hepimiz sıradanız hem de öyle böyle değil. 
-Hepimiz aynı sinir sistemiyle yaratıldık. Utanıyor, seviniyor, üzülüyor, korkuyor ama günün sonunda herbirimiz muhakkak ve muhakkak sevilmek istiyoruz. 
-Canım sıkılıyor bazen, derin üzüntüler yaşıyorum, yapamayacağımı düşünüyorum, her şeyden vazgeçiyorum, bazen acayip bir ışık doğuyor, çok eğleniyorum, çok çalışıyorum, tembellik edesim geliyor, çok kızıyorum birine, çok kızıyorum kendime, hırslanıyorum. Bunlardan kaçamam, insan olduğum gerçeğinden kaçamam. 
-Bunlardan kaçmadıkça insan varlığıma gerçekten iyisiyle kötüsüyle kucak açıp, şefkatli bir ebeveyn gibi baktıkça hakikatle aramadaki perdeler inceliyor, aralanıyor. 
-Bir gün öleceğim, bana ait sandığım her şeyi kaybedeceğim, çocuğumu, mesleğimi, hafızamı, evimi, sokağımı, anılarımı, sevdiğim ne varsa kaybedeceğim. 
-Bu kayıplara barışabilirim ya da bunlara direnebilirim. Direndikçe ıstırap, kabul ettikçe neşe.

Ayşe Melek

Paylaş