Haddi Aşan Zıdda Düşer

Haddi Aşan Zıdda Düşer

Psikolog Mervenur Altun'dan sınırlara dair

dünya kurulduğundan bu yana bitimsiz bir döngü ve denge hâkim. haddi aşan zıdda düşer deniyor. had nedir? zıt nedir? önce buna bakalım. 

had, hudut, çizgi, sınır. geçilmemesi gereken yani. geçilirse şayet öfke doğar oradan; sağlıklı ve birincil duygu olarak gelen öfkenin ardında en temelde işgal vardır çünkü. sistem bizi uyarır, bak sınır var burada, burayı geçemezsin der. bu yanıyla öfkemiz bize sınırlarımızın bir hatırlatıcısıdır, diyerek öfke bahsini burada kapatalım zirâ bu başka bir yazının konusu. 

bu çok katmanlı sözden hareketle ben terapi odasında şahit olduğum bir şeye işaret etmek istiyorum. 
psikoterapi seanslarında “sınırlar” meselesi çokça gündeme gelir. sağlıklı sınırlar inşa etmek konusunda pek de maharetli bir toplum olmadığımız su götürmez bir gerçek. sosyolojik açıdan baktığımızda da yurdun doğusu ile batısı arasındaki uçurum bunu gözler önüne seriyor esasen. o nedenle terapi odasında da ya katı sınırlarla büyümüş ve sadist bir muameleye maruz kalmış ya da sınırsızlık içerisinde savrulan ve ihmal edilmiş bireylerle temasta oluyorum. 
ve tam da buralarda zıddına düşme trajedisi çıplak bir şekilde görünür oluyor. 

örneklendirecek olursam, sadistçe bir agresyona muhatap olmaktan ve bu agresyonun “yok ediciliğinden” çok korkan biri ilişkide kendi sınırlarından öylesine feragat ediyor ki bu durum kaçınılmaz olarak kişinin ilişkide “yok olması” ile sonuçlanıyor. çünkü sınırları olmayan bir duruş işgale her daim açıktır. ve ki nerede işgal eden biri vardır; orada işgale açık biri vardır. 

bir başka açıdan örnek, bir ilişkide terk edilmekten ve yalnız kalmaktan korkan biri sırf öteki gitmesin diye sevgi(!) ve ilgisini öylesine sınırsızca sunar ve oraya öylesine yapışır ki bu durum kaçınılmaz olarak karşı tarafın boğulma duyguları deneyimlemesine sebep olarak kendisini geri çekmesi ve nihayetinde o ilişkiyi terk etmesiyle sonuçlanır. 

her iki örnekte de haddi aşanın zıddına düşüşünü görmek ve bu örnekleri çoğaltmak mümkün. 

özetle bir ötekiyle ya da kendimizle kurduğumuz ilişkide sağlıklı sınırlar ve mesafe meselesi son derece hayatîdir. eğer bu anlamda ebeveynimizle kurduğumuz ilişki bize sağlıklı bir miras bırakmamışsa burası bize yabancı gelebilir. sınırlara riayet etmeden kurduğumuz ilişkilerin ardı yaralayıcı geçmiş deneyimlerle dolu olabilir. 
fakat bir hatırlatma: yaralarımızı fark edip iyileştirmek ve yeniden öğrenmek bugün artık bizim sorumluluğumuzda.

Psikolog Mervenur Altun

Paylaş